Bugun...

‘BEN BURAYA KAHRAMAN OLMAK İÇİN GELİYORUM’

AK Parti’den Gelibolu’da tek Belediye Başkan Aday Adayı Ali Kamil Soyuak oldu. Soyuak, gazetemize özel bir röportaj gerçekleştirerek; “Ben Belediye Başkanı olmak istemiyorum. Ben Belediye Başkanı olmak isteseydim zaten mevcutta Evreşe Belediye Başkanıyım. Şu anda Belediye başkanıyım. Güçlü, etkin, zengin bir Belediyeye sahibim. Esasen buraya yokluğa geliyorum. Esasen zorluğa geliyorum. Esasında burada çabaya ve emeğe geliyorum. Bunun nedeni şu; Belediye Başkanı olmak için gelmiyorum. Ben buraya
facebook-paylas
 Tarih: 18-12-2023 18:36:53

‘BEN BURAYA KAHRAMAN OLMAK İÇİN GELİYORUM’

AK Parti’nin ilçemizdeki tek Belediye Başkan Aday Adayı Ali Kamil Soyuak ile bir röportaj gerçekleştirerek, 2024 yerel seçimleri, neden Gelibolu’ya Belediye Başkanı olmak istediğini ve hakkında merak edilenleri konuştuk. Belediye Başkan Aday Adayı Ali Kamil Soyuak ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz:

Öncelikle 3 dönem Evreşe'de belediye başkanlığı görevini yürüttünüz. Belediye Başkanı olarak görev yapan Ali Kamil Soyuak kimdir?

Ben 1973 doğumluyum. Aslen Geliboluluyum. Babam dedem herkes Gelibolulu. Liseye kadar Nazilli'de okudum. Liseden sonra da Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldum. Doktor olarak kura ile baba ocağına Evreşe'ye geri döndüm. Evreşe'de 10 yıl boyunca doktorluk yaptım. Oradaki siyasi çekişmelerden kaynaklanan nedenlerden sonra Belediye Başkanlığına aday oldum ve 3 dönemdir Evreşe'de Belediye Başkanıyım. 2 kız ve bir oğlum var.

Doktorluk yaparken Evreşe'de neyin eksiklerini gördünüz de Belediye Başkanlığına aday olmak istediniz?

Esasında Evreşe'yi değerlendirdiğinizde bir kasaba havasında. Kasabadan çok köy havası olan bir belde. Esasen siyasi düşündüğüm falan da yoktu benim. Siyasetin kıyısından da geçmiyordum. Nihayetinde bir memursunuz. Küçük şehirlerde dışarıdan gelen birinin Belediye Başkanı olma şansı yoktur. Dışarıdan gelip orada siyaset yapma şansınız çok azken, ben gece gündüz demeden çok çalıştım. Hasta baktım. Orada yaşamayı tercih ettim. Oradaki insanların yaşamlarında kader birliği yapmayı tercih ettim. Tabii ben orada bu desteği, gücü görünce siyasete girmeye karar verdim. Ak Parti’den Belediye Başkanı adayı oldum. Normalde Evreşe'nin ortalama Trakyalı tarzı vardır. Oradan %70 oy ile Belediye Başkanı oldum.

Üç dönem Evreşe'de Belediye Başkanlığı yaptığınız ve Evreşe'nin çehresini tamamen değiştirdiniz. Eski Evreşe ile şimdiki Evreşe arasında dağlar kadar fark var. Peki Gelibolu'ya neden Belediye Başkanı olmak istiyorsunuz?

Bu soruyu etrafımdakiler de bana soruyor. Diyorlar ki, üç dönem burayı çok değiştirdiniz çok da rahat ediyorsun. Çok da rahat ediyoruz. Sen gidince arkayı toparlayacak kimse yok diyorlar. Sen niye gidiyorsun? Şimdi... Bir denize taş atarsınız. İlk halka olur, ardından da ikinci halka oluşur. İlk halkadan sonra ikinci halka muhakkak olmak zorundadır. Bu bir yolculuktur. Ben bilinci halkayı tamamladım. Birinci görevimi tamamladım. Artık şimdi ikinci halka zamanı.

Mesela ben Belediye Başkanı olmak istemiyorum. Ben Belediye Başkanı olmak isteseydim zaten mevcutta Evreşe Belediye Başkanıyım. Şu anda Belediye başkanıyım. Güçlü, etkin, zengin bir Belediyeye sahibim. Esasen buraya yokluğa geliyorum. Esasen zorluğa geliyorum. Esasında burada çabaya ve emeğe geliyorum. Bunun nedeni şu; Belediye Başkanı olmak için gelmiyorum. Ben buraya kahraman olmak için geliyorum. Elimde bir hikaye var. Herkese şunu söylüyorum. Lütfen gelin. Bu hikayede hep beraber birer kahraman olalım.

Eğer Belediye Başkanı seçilirseniz Gelibolu için projeleriniz nelerdir?

2023 dünyasında Türkiye'sindeki bir şehir olmanın gereklilikleri var. Nelerdir? Kapalı pazar yerimiz olacak. Bir sinemanız, tiyatronuz, konferans salonunuz, kültür merkeziniz. Bunlar olacak. Bir otoparkınız olacak. Yeşil alanlarınız olacak. Gezi alanlarınız olacak. Spor merkeziniz, açık spor alanlarınız olacak. Gelibolu'ya çok yakışacağını düşündüğüm bir marinası olacak. Bakın bunları söylerken, bunlar esasında vaat değil biliyor musunuz? Hani bir kenti kent yapmanın gereklikleri bunlar. Bir belediyenin, hani yol gibi, alt yapı gibi, suyu toplamak, suyu akıtmak, çöpe toplamak gibi nasıl temel asli görevi ise bir şehri şehir yapacak olan şeyleri yapmak da bir belediyenin temel görevidir.

Bakın ben bunu vadetmiyorum. Bu zaten olmazsa olmaz. Birileri gibi şunu yapacağım, bunu yapacağım demiyorum. Ben diyorum ki; hayatın kendisinde olmak istiyorum. Yaşamı kolaylaştırmak istiyorum. Aş, iş, ekmek sorunu artık bu memlekette olmasın istiyorum. Bu memleketin eğitim sorunu, sağlık sorunu, bu insanların temel ihtiyaçlarının tamamen giderilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Peki Başkan seçildiğinizde Gelibolu'da dar gelirli vatandaş sayısı fazla, dar gelirli vatandaşlar için TOKİ ya da herhangi bir kurum ya da şahıs olabilir toplu konut projesi yaptırmayı düşünüyor musunuz?

Öyle bakmamak lazım bu olaya. Tabii ki bu olmalı. Bir de bu işin bir ayağı da olmalı. Bence belediye bu işte çok taraf olmalı. Belediyenin esasında kendi şirketleri vardır. Şirketleri aracılığıyla kendi bünyesinde ayrıca TOKi gibi de davranabilir. TOKİ dediğiniz şeyi esasında devletin yaptığı kadar belediye de bir devlet gücüdür. Ama önce şunu yapmanız gerekiyor; Güçlü, kudretli bir bütçeye sahip olmanız gerekir ki, bu işin finansmanını sağlayabilesiniz.

Bir, ilk önce hazineden arazi temini ve arazi oluşturulabilirliği, arkasından da güçlü bir belediye ekonomisi ile sanki TOKİ'ye yaptığının aynısını da yapabilirsiniz. Yani vatandaşlarınıza ev üretirsiniz. Vatandaşlarınızı uzun vadeli kredilendirme hakkınız da var. Yani belediye der ki, vatandaşa aslında burayı satıyorum, 10 yıl boyunca bana şu kadar taksitle bana ödeyeceksin, diyebilir.

TOKİ'yi aradan çıkartalım. Belediye olarak bunu siz yapabilir misiniz?

Evet. Yapmak zorundayız. Neden? Çok basit bir nedeni var? İki türlü nedeni var? Bir; konut üretmenin iki ayağı vardır. Bir ucuz konut üretimi. Yani vatandaşlarımızın gelir seviyesine göre insanların sahip olabileceği konut üretmek. Bir de lüks konutları üretmek. Siz lüks konutlarla kazanç sağlarsınız. Alt grup vatandaşlarımıza da bu kazancınızı transfer edersiniz. Onlara da ucuz konut üretimini sağlarsınız. Hazinenin yeterince arazisi var burada. Bir TOKİ'yle bu daha kolay olur. İki belediye de burada taraf olarak hem belediyenin kazandığı hem de vatandaşların kazandığı bir süreci yönetmiş olursunuz. İnanın çok zor değil bunlar.

Evreşe'de ana yol üzerine konulan billboardlarınızın daha iyi görülebilmesi için yol kenarındaki ağaçları kestirdiğiniz konuşuluyor. Bu doğur mudur? Neler söylemek istersiniz?

Şimdi o ağaçların kesilmesi konusu biraz kısmen yanlış, kısmen doğru. Onlarla ilgili bir çalışma yapıldı Karayolları Bölge Müdürlüğü ile.  Ağaçlarda sorunlar vardı. Benim bölgem içinde bu ağaçlar. Ağaçların yeniden en iyileri dikildi. Eski, yamuk yumuk ağaçlar yeniden dikilerek o bölgede toplu bir çalışma yapıldı. O yüzden böyle değerlendiriyor insanlar. Tabi ki insanlar şunu değerlendirmede haklı da belki, oraya billboardlar dikildi, bunlar yapıldı, amaç budur diye. Değil. Biz yalnızca orada ağaç dikmedik. Böyle bir derdimiz olsa ana yolun üzerine tam 12 bin tane ağaç dikmişiz.  Hani bir iki tane ağaçtan bahsetmiyorum. 12 bin ağaçtan bahsediyorum. Eğer öyle bir kötü niyetli, yeşil ve çevreye karşı art niyetli ya da bu konu hakkında art niyetli bir adam olsaydım, böyle bir niyetli zihniyetli bir adam da olmazdım.

Evreşe ve Adilhan ovasında açılmaması gereken yerleri imara açtırdığınız konusunda söylentiler var. Evreşe Belediye Başkanlığı döneminde Evreşe ve Adilhan ovasında ne kadar alan imara açıldı?

Bunlar teknik konular, net söyleyebilirim. 2009 yılında Evreşe Belediye Başkanı oldum. 2009 yılından bugüne kadar bir santimetre kare yeni bir imar alanı açılmadı, açılamaz da. Bunun teknik nedeni şu? Bölge bir, tarımsal sit alanı. İki, sulama alanı. Yani bu şu demektir. Siz isteseniz dahi, bölgede yeni bir imar alanı açamazsınız demektir. Anlayamadıkları şu; Adilhan'daki imar alanı 1992'den beri açıklanmış imar alanı.

Yalnızca Adilhan’da değil, bu Evreşe için de geçerlidir. Evreşe'de yeni bir santimetre kare yeni imar planı yapılamadı. Mevcut alanın güncel anlayışa göre, çünkü eski planlar bundan yaklaşık olarak elli yıl önce yapılmış.  Siz, elli yıl sonra artık günümüze uyumlu hale getiriyorsunuz. Ama imar arazimizi. Yani mesela, bugünümüzde eski imar arazisini içine sanayi alanı koymanız gerekiyor. Çünkü şunu biliyorsunuz; İstanbul ve İzmir ana arter yolu üzerindesiniz ve artık sanayiye ciddi ihtiyaç var, bir depolama alanına ihtiyaç var. Siz bu bölgede sanayi alanı koyarak, vatandaşınıza aş, ekmek, Evreşe'nin geleceğine de gelecek olmasını istiyorsunuz. Adilhan için de böyle bizim için. Adilhan'da da eski imar planınızı revize ederek, yeniden planlamış halinde devreye sokarak, o bölgede bir turizm cenneti haline gelmesini sağlıyorsunuz.

Adilhan'da ormanın içine imar verip villa yapılmasına izin verdiniz mi? Orman İmara açıldı mı?

Bu da benimle ilgili değil, çok gariptir. Evreşe Belediye Başkanlığı'nın imar yetkisi yalnızca imar arazileri üzerindedir. İmar arazilerinin dışındaki tarım arazilerinde imar yetkisi Tarım Bakanlığı'ndadır. Ancak oradaki imar yetkisini Tarım Bakanlığı verir. Biz orada yalnızca sekretaryasını yaparız. Yani bize gelir der ki, ben bu tarım arazisinde inceleme yaptığımda bu orada şu şunların yapılması benim açımdan sakınca yoktur. Yapılabilir yazısı olmadan biz orada imar yani ruhsat veremiyoruz. Ama onlar yaptıktan sonra yani Tarım Bakanlığı, Tarım İl Müdürlüğü, Bakanlığın onayı ile yani belgeli. İmarla ilgili şu şu mevzuat uygundur, şu şu evlerin yapılması, ahılların yapılması uygundur dediği zaman o vatandaş hak sahibi olacaktır. Hak sahibi olması çerçevesinde artık bize yalnızca ruhsat vermek düşer.

Evreşe’nin de üyesi olduğu Gelibolu Yarımadası Katı Atık Birliği’ne çöplerin dökülmediği, bu konuda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na şikâyette bulunulduğu ve bundan sonra belli miktarlarda çöp girişlerinin olduğu konuşuluyor. Evreşe Belediyesi Katı Atık Birliği’ne tüm çöplerini götürüyor mu, eğer götürmüyorsa Evreşe’de gizli bir alana mı çöpler dökülüyor?

Şimdi bu konu hakkında kötü niyet var bu bir. Biz küçük belde olduğumuz için her zaman çöp dökme, götürme gibi bir sorunumuz olduğu için bizim sorunumuz şu; çöpü toplamakta bir derdimiz yok. Çöpü getirip götürmekle bir derdimiz var. Bu planlama yapılırken şöyle bir yanlış yapılmış, Evreşe Belediye Başkanlığı 40 kilometre ötede ve küçük belde. Gelibolu Belediyesi dibinde ve büyük bir ilçe ve çöp alanı küçük bir beldeye yakın değil, büyük ilçenin dibine yerleştirilmiş. Bu iş maliyet meselesidir. Maliyet meselesine baktığınızda çöpü toplamanın maliyeti bana 1 lira ama çöpü getirip götürmenin maliyeti üç lira. Şimdi bu konuda biz mümkün olduğu kadar üç dört günde bir biriktirerek topluca götürmek zorunda kalıyoruz. Ve bunu bazen ayrıştırıyoruz. Yani kendimiz ayrıştırıyoruz. Mümkün olduğu kadar az çıksın daha az götürelim diye samanlarımızı ayrıştırarak daha böyle götürmek zorunda olduğumuz çöplerimizi oraya götürüyoruz. Bununla ilgili hatta suç duyurusunda bulunuldu. Temiz çıktığımıza dair onun da belgesini size verebiliriz.

Gelibolu Belediye Başkanlığı için kampanya çalışmasına 20 milyon TL bütçe ayırdığınız doğru mu?

Şimdi çok komik geliyor bazen bu sayılar, neden? Bu rakamlar böyle ya hani bir adama derler ya para saymayı bilmiyorsunuz ya da parayı bilmiyorsunuz. 20 milyonun ne kadar büyük para olduğunun galiba farkında değil insanlar. Bakın seçim dediğiniz şey bir kampanyadır. Seçim dediğiniz şeylerin gerektirdikleri vardır. Bu PR bunlardan biridir. Medya bunun bir ayağıdır. Sizin kampanya sürecinde işte küçük küçük hediyelikler diyelim. İnsanlara temas etmek için gereklilikler diyelim. Bunları yapmanız bu işin gerekliliğidir. Bunu herkes yapmak zorundadır. Ama bunu yapmak zorunda olmanın dışında tahmin ediyorum ki, hani bu dediğiniz rakamları muhtemelen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı falan harcıyordur. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının muhtemelen kampanyası belki o rakamlara gelmeyecektir. Bu çok böyle o kadar ayağı yere basmayan, o kadar saçma, o kadar karşıdaki insanı zan altında bırakma, karşıdaki insanı töhmet altında bırakmaktan başka bir şey değil.

Gelibolu’da birçok vatandaşın sizin hakkınızdaki şüphesi, ‘her alanı imara açarak satışa çıkaracak’ olması. Bu konu hakkında Gelibolululara neler söylemek istersiniz?

Ben şimdi bu kente bunun için gelmedim. Bunun için de Belediye Başkanı olmamın derdinde değilim. Böyle kalsın, küçük kalsın, bizim kalsın, kimse girmesin bu kente, bizim olan sizin olanlar bu oyunu böyle oynayalım diye benden öncekiler de mevcut da böyle davrandı, ben de böyle davranayım diye buraya gelmiyorum.

Bu kent büyümeli, bu kent gelişmeli, bu kent nefes almalı, bu kent geleceği konuşmalı. Bu kadar küçük bir kent şöyle dersek yanlış olmaz mı? Yeni imar arazileri eğer gerekirse açalım. Esas sorun ne biliyor musunuz? Bakın bütün şehri biz merkeze yığdık. Bütün imarı merkeze yığarken eski tarihsel yapı arada kayboldu gitti. İnsanlar mutsuzlar, insanlar arabalarını park edecek yer bulamıyorlar. Biz keşke daha önceden merkezi koruyabilseydik de şehri keşke kenarlara doğru bir açabilseydik. Bak o zaman işler çok daha değişecekti. Biz şehri küçülttük, küçülttük iyice kapattık. Şimdi şehrin genişlemesi gerekiyor. Eğer şehir genişlemezse, değişmezse ne bu kentin ticareti ne bu kentin hayatı ne bu kentin geleceği olacak.

Bu toplumda şu an Gelibolu değişim isteyenlerle, Gelibolu değişim istemeyenler arasında sıkıştı kaldı bu şehir. Hatta Gelibolu’nun değişmesini istemeyenler kendi partimde bile var. Yani mevcudu korusun, bizim durumumuz böyle kalsın, Gelibolu değişmesin. Bu Belediye Başkanı Gelibolu değişim istiyorsa ona da karşıyız diyenler de var.  Bu seçim esasında benim anlatmaya çalıştığım, Gelibolu değişim isteyenlerle, Gelibolu değişim istemeyenlerin kavgası. Bu partisel derseniz eğer CHP, AK Parti, MHP kavgası değil artık. Gelibolu değişecek mi, gelecek olacak mı, aş olacak mı, iş olacak mı, bunun için ne gerekiyorsa bütün gereklilikler yapılacak mı? Yoksa hayır, böyle devam etsin, onu satacakmış, bunu satacakmış diyerek üstümüze geliyorlar.

AK Parti’de adaylığınız daha kesinleşmedi. Genel Merkez sizin adaylığınız yerine atama usulü aday getirebilir mi? Eğer getirirse nasıl bir yol izleyeceksiniz? Aday gösterilmezseniz bağımsız olarak Belediye Başkanlığına aday olmayı düşünüyor musunuz?

Şimdi tek adayım. Mevcutta benden başka şu an itibariyle atama usulü getirilmesi muhtemel arkadaşlarımız mutlaka vardır. Şimdi bu noktada artık tek aday olarak bir süreci tamamlıyoruz. Yani bu süreci bu saatten sonra şöyle olurdu, böyle olurdu demek, ne bana yakışır ne de bunun yorumunu yapmak hoş olur.

Seçimler için Evreşe’den Gelibolu’ya 500 civarında ikamet kaydı alındığı ve bunu sizin seçimi kazanmak için yaptırdığınız vatandaşlar arasında konuşulan bir diğer konu. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?

Benim adaylığım kesinleştiği zaman 150-200 civarında bir vatandaşımız buraya doğru gelmiş. Ama şunu söyleyebilirim, Esas 150-200 kişi beni etkilemiyor. Etkileyen tek bir şey var. Çalışanlarımın tamamı geldi. Bu çok büyük gururdu benim için.  Hiçbir kimseye baskı yapmadım ben. Hatta şunu söyledim; kaybedebilirim, buraya geliyor olmuş olmak, kazanacağım anlamına gelmiyor. Burası bir de sosyolojik olarak baktığınızda ben kaybetmeye en yakın adayım. Buna rağmen insanlar inanarak sizin arkanızdan yürüyorlarsa, bu sizin gurur duymanız gereken bir durumdur. Onlara da bu saatten sonra sizinle beraber olma isteklerini kırarsanız, onların da gururlarını kırmış olursunuz. Bu da bana yakışmaz. Kimseyi zorla getiremezsiniz. Siyaset öyle bir şeydir. Siyasette bir adamı zorla getirdiniz, o adam size oy atmaz. O yüzden siyaseti 3 dönemdir yapan, 15 yıldır bu işin içinde olan bir adam olarak bu işlere girmem.

Eğer başkan seçilirseniz, belediyedeki birimlerde köklü değişimler olacak mı?

Bu bana sıkça sorulan soru. Yani insanlar işlerinden olacaklar mı? Ben de diyorum ki, asla insanlar işlerinden olmayacaklar. Asla böyle bir şey razı gelmem. Ekmek dediğiniz şey kutsaldır. İlk önce onun altını bir çizeceğiz. Ben buraya gelirsem tek bir derdim var benim. Ben çalışmaya geliyorum, ben üretmeye geliyorum, ben herkesle beraber olmak istiyorum.  Zaten düşünsenize Gelibolu'yu ben tek başıma nasıl yönetebilirim? Gelibolu'nun bir hafızası var. Yani kurumsal hafızası var. Eğer o kurumsal hafızayı silerseniz, yani onları işten çıkartırsanız, o kurumsal hafızanın tekrar geri gelmesi en az 10 yıl olur. Benim öyle zamanım yok. Yani mevcut kurumsal hafızayla beraber çalışmak zorundayız ve o konuda beraber yol ilerlemek zorundayız. Tabii ki şunu söylerken doğruyu söylemek adına söylüyorum. Ben A takımımı tabii ki getireceğim. Benim A takımı dediğim takım on kişidir. Tabii ki 10 kişi benimle beraber gelecek. 10 kişi benimle beraber gelmezse zaten esas felaket ondan sonra başlar.

Biz sütü bozmanın derdinde değiliz. 10 tane elemanımla maya olmanın derdindeyiz. Koskoca süt variline 10 tane ekibimle maya olalım, örnek olalım, hadi yeniden çalışabilir, güçlü bir hale getirelim. Çünkü inanın içerdeki herkesin emin olun çalışmak istediğini biliyoruz. Yani onlarla beraber oturup, onlara beraber bir kurum nasıl yönetilmesi gerekiyorsa, kurumsal akılla, kurumsal bilgiyle, kurumsal yönetim şekliyle, herkesin adaletli, adil yönetim şekliyle bizi bunu yönetmek istiyoruz.

Son olarak sosyal medyada ya da basında, sizin hakkınızda herhangi bir haber çıksa, tepkiniz nasıl olur? Yani çıkan yazılara ya da haberlere nasıl karşılık verirsiniz?

Şimdi siyasette bir rakibiniz var. Bir, cenahınızda rakipleriniz var, gerçi şu an tek adayım ama yine rakiplerim var. Kendi içinizde bile sizin ilerlemenizi istemeyen bir rakip var. Karşınızda da bir rakip var. Kazanmak isteyen, sizin kaybetmenizi isteyen bir grup var. Siz siyasete girmişseniz bunların hepsine hazırlıklı gireceksiniz. Başta kabul ederek gireceksiniz. Her türlü iftiraya, her türlü hakarete bunun olacağını bilerek gireceksiniz. Bunu yaparlar. Ama şunu da söyleyeyim ben size. İtibarsızların iftiraları, doğruya itibar kazandırır. Gerçi doğrunun itibara çok ihtiyacı yoktur ama o itibar kazandırır

Benim oturup, onlara zaman ayıracak ne enerjim ne de gücüm var. Benim tek bir işim var. Ben Gelibolu'yu geliştirebilmeliyim. Ya bunu tercih edeceğim ya da bu ayak oyunları arasında kaybolup gideceğim. Ya Gelibolu'nun geleceğini konuşacağız ya da bunlara cevap vereceğiz. Ben bunlara cevap vermem. Ben bu ayak oyunları arasında kaybolup gitmem.

İtibarsız, itibarsızdır. Şimdi birileri itibarsızdır. Onlar da konuşulan insanlar değil. Topluma sorduğunuzda birini zaten size söylerler. O itibarsız adamların ağzından çıkan sosyal medyada söylenen şeylere dikkat edin. Bu benim için olur, başkası için olur. Ama şunu söyleyebilirim bakın. Bunu ne Mustafa beye ben yaparım. Eğer Mustafa Bey aday olacaksa, ne de Mustafa Bey bunu bana yapar. Mustafa Bey de itibarlı bir adam. Ben de bu konuda itibarlıyım. Bizim dışımızda birileri bunu sürekli yapacaklar. Sürekli tökezlememizi isteyecekler. Esas amaç hedefinizden, Gelibolu’nun geleceğinden sağlanacak olan enerjiyi sizden alabilmek. Onlara da bunu vermeyeceğiz. Bunlarla şimdilik uğraşmıyoruz. Altını çiziyorum. Şimdilik uğraşmıyoruz. Şimdi bunu harcayacak enerjimiz yok.

Özel Röportaj: Cevriye ŞAHİN

  Bu haber 2382 defa okunmuştur.
Etiketler

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  DİĞER YEREL HABER Haberleri
  HABER ARA
nöbetçi eczaneler
  HABER ARŞİVİ
  HAVA DURUMU
  ANKET Tüm Anketler
Web sitemize nasıl ulaştınız?
  NAMAZ VAKİTLERİ
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI