Öğretmenlerden Performans Değerlendirmesine Tepki

Türkiye’de eğitim sistemi uzun süredir ciddi anlamda alarm verirken, eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüz politikalar ve uygulamalar sürmektedir. Siyasi iktidarın eğitim alanında, büyük ölçüde kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda yaptığı değişiklikler, başta öğrencilerimiz olmak üzere eğitim emekçilerimizi, velileri ve toplumun geniş kesimlerini etkilemiştir.

Kalabalık sınıflar ve eğitim sistemine yapılan anlamsız müdahaleler sonucu eğitimin niteliği dibe vurmuştur. Anayasaya aykırı olarak eğitimin laik yapısını bozmaya yönelik uygulamalarla çocuklarımız dini cemaat ve vakıfların kreşleri ile yurtlarına yönlendirilmektedir. Örgün eğitim sistemi dışına itilen ve laik Devletin denetimi dışındaki yurtlarda barınmak zorunda bırakılan çocuklarımız buralarda taciz ve istismara uğramaktadırlar.

Öte yandan Milli Eğitimimiz, Öğretmen Strateji Belgesi ile öğretmenlerin mesleki gelişimine yönelik piyasacı müdahaleler, eğitimin özelleştirilmesi yönünde gayretler, kayırmaya açık mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ataması yapılmayan öğretmenler gibi devasa sorunlarla boğuşmaktadır.

Örneğin geçtiğimiz 15 yıl içinde ortaöğrenime geçişte sınav sistemini altı kez değiştiren MEB, eğitimde somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek yerine sorunları derinleştirecek adımlar atmayı tercih etmektedir. 

Uygulamaya konulan sorunlu politikalar nedeni ile eğitim sisteminde çöküş yaşanmaktadır. Bu çöküş artık sadece emek örgütlerinin sorunu olmaktan çıkmış, bir halk sorunu haline gelmiştir. 

Güvenceli çalışma, insanca yaşamaya yetecek ücret, nitelikli özgür bilimsel eğitim, angaryanın mobbingin ayrımcılığın ve kayırmacılığın olmadığı bir eğitim sistemi için tüm eğitim emekçilerinin birlikte mücadele etmesi gerektiğinin önemini biliyoruz.

Umudumuzu büyütüyoruz. Haklı olmak yetmez güçlü olmalıyız. Biz birlikte güçlüyüz, diyoruz. Bu nedenle Eğitim Sen, Eğitim İş, Türk Eğitimsen, sosyal ve ekonomik haklarımızın gasp edilmesine, eğitim emekçilerimizin itibarsızlaştırılmasına karşı güç birliği yapmak için bir araya geliyoruz.

Bu anlamda Eğitim Birsen’e de çağrı yapılmıştır. Ancak Eğitim Birsen çağrımızı reddetmiştir. Eğitim Sen, Eğitim İş ve Türk Eğitimsen “eğitim emekçileri birlikte daha güçlüdür. Emeğimiz ve haklarımız için birlikte mücadeleyi yükselteceğiz” demektedir. Eğitim Birsen örgütünün nasıl bir sendikacılık anlayışı vardır ki eğitimcilerin güç birliğinden çekinmektedir. Aynı sorunlarla boğuşan eğitim emekçilerinin ortak olan hakları için mücadele konusunda ortaklaşamamayı anlamak mümkün değildir. Yukarıda anılan sorunların çözümüne yönelik sendikal politikalar üretmek için üç sendika bir araya gelebiliyor ancak Eğitim Birsen hayır, diyor. Eğitim Birsen bu davranışı ile açıkça “bizim öğretmenimiz ile sizin öğretmenimiz” ayrımcılığı yapmaktadır. Aslında Eğitim Birsen’in tavrı hiç de şaşırtıcı değildir. Son 15 yıldır uygulanan ötekileştirme politikalarının eğitim emekçilerine yayılması misyonunu Eğitim Birsen yöneticileri üzerine almış görünmektedir. Elbette uzattığımız eli tutmamalarının altında yalnızca “ötekileştirme” gayretleri yatmamaktadır. Eğitim Birsen yöneticileri bizlerin emeğimiz için birlikte mücadele edelim önerisine hayır demelerinin altında  “hem nalına hem mıhına“ anlayışı da bulunmaktadır. Ancak Eğitim Birsen üyesi eğitim emekçilerimiz endişe etmesinler, bizler onların hakları için de mücadele edeceğiz ve ediyoruz. Çünkü biz diyoruz ki eğitim emekçilerinin çıkarları ortaktır.

Performans Değerlendirme Sistemi eğitimdeki kaosu derinleştirecek olan uygulamalardan biridir. MEB’in hayata geçirmeye çalıştığı bu sistem iş barışını tehdit etmektedir. Sistemin uygulanması ile öğretmenlerimiz öğrenci ve veliler ile karşı karşıya gelecektir. Çalışanlar arasında kabul edilebilir düzeyde olan tatlı rekabetin yerini acımasız bir rakip anlayışı gelişebilecektir. Yaranma, tabi olma, hoş görünme, yandaşlık şeklindeki davranışlar artabilecektir. Makbul öğretmen makbul olmayan öğretmen ayrımı oluşabilecek, okullarda kutuplaşmalar derinleşebilecektir.

Bu olumsuzlukların gerçekleşmemesi için bugünden itibaren, eğitim emekçilerimize dayatılan Performans Değerlendirme Sistemi başta olmak üzere gasp edilen bütün haklarımız için üç sendika birlikte alanlarda olacağız.

Biz emek örgütleri hükümetin neden performans değerlendirme sisteminin uygulanmasında bu kadar ısrarcı olduğunu gözler önüne serecek ve MEB’in asıl amacının ne olduğu konusunda kamuoyunu bilgilendireceğiz. 

Performans Değerlendirme Sisteminin öğretmen öğrenci ve velilerin hepsinin değerlendirme sürecine dahil edildiği şekli ile bir uygulama dünyanın hiçbir ülkesinde bulunmamaktadır.

Geleceğimizi ipotek altına almayı ve iş güvencemizi ortadan kaldırmayı amaçlayan Performans Değerlendirme Sistemine karşı hangi sendikadan olursa olsun ya da sendikasız bütün eğitim çalışanlarını birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. 

Birlikte mücadele edersek, bu sisteme birlikte HAYIR dersek mesleğimize, onurumuza sahip çıkar ve bu saldırıyı durdurabiliriz.

Biz Türk Eğitimsen, Eğitim İş ve Eğitim Sen olarak yarından itibaren:

- İşyerlerini ziyaret ederek eğitim emekçilerinin Performans Değerlendirme Sistemine neden HAYIR demeleri gerektiği konusunu anlatacağız.

- 3 Sendikanın işyeri temsilcileri, ilçeler dâhil tüm işyerlerinde birlikte mücadeleye güç birliğine çağrı yapacağız.

- 17 Nisan 2018 tarihinde, saat 16.30 da Çanakkale MEM’ine, Eğitim İş ve Eğitim Sen olarak toplamış olduğumuz Performansa Dayalı Sisteme hayır imzalarımızı teslim edeceğiz.

- 17 Nisan 2018 tarihinde, saat 17.30 da Türk Eğitimsen, Eğitim İş ve Eğitim Sen üyeleri ve tüm eğitim emekçileri ile birlikte Morabin Parkında bir eylem gerçekleştirerek, Performans Değerlendirme Sistemi hakkında Basını ve Kamuoyunu bilgilendiren bir basın açıklaması yapacağız.

Mesleğimize, geleceğimize, öğrencilerimize sahip çıkacağımızı, mücadelemizi büyüteceğimizi buradan ilan ediyoruz.